Salı, Mart 31, 2009

Nippon 4

Neden Kanji?

Buraya gelmeden once biraz Hiragana calisayim dedim. Hani yolda kalirsam tabelalara bakar haritadaki yerimi anlarim diye dusundum.Durun biraz daha baslayayim:

Japonlarin uc alfabesi var: Hiragana, Katakana ve Kanji. Hiragana ilkokulda ogretilen alfabe. Katakana da ayni alfabenin farkli simgelerle yazilisi, bunu ne zaman ogreniyorlar bilmiyorum. Bir de Kanji var, cogunun Japonca dedigi zaman aklina gelen o sanatsal alfabe, hani bazi Japon filmlerinde yere serilmis hayvan gibi buyuk, kagit oldugunu dusundusum seye supurge supurge oldugunu yine dusundugum seyi kan oldugunu yine dusundugum seye batirarak yazar ya bazi kendini usta olarak dusunenler, iste o alfabe, ben oyle dusunuyorum. Cin’den almislar bu alfabeyi. Oldurerek almislar sanirim yoksa o kadar kan baksa hic bir milletten cikamaz.

Buraya geldikten sonra ogrendigim uzere Hiragana ve Katakana fonetik esaslar icin var. Hangi ses nasil cikariliyor, nasil telafuz ediliyor vs icin. Yani konusmanin yazi hali gibi bir durumdan oteye gidemiyor. Tamamen Kanji’yle yaziyorlar. Ben de yaninda calistigim Japon’la konusurken ogrendim ki Kanji’nin bir avantaji varmis. 2000 tane sembol iceren bu alfabeyi ezberlemenin hafiza uzerine olan etkileri bir yana, sembollerdeki her bir parcanin anlami varmis. “Bir sembolu daha once hic gormemis olsam bile anlatmak istedigini az cok anliyorum” dedi. Ben de “Simdi anliyorum Latin alfabesi dururken boyle zor bir seyi kendinize neden yaptiginizi.” dedim. Gulduk ikimiz de.

Garip adam benim calistigim Yrd. Doc. T.A.-san. Anlatirim

Simdi baktim da bu Kanji'yi Hun Imparatorlugu'ndan kacan Cinliler ve Koreliler getirmis Japonya'ya. Bu da bizim Japonlara armaganimiz olsun. Yasa ey Mete Han, yok huzurlu yat ey Mete Han.

Pazartesi, Mart 30, 2009

Nippon 3

Mail yoluyla esten dosttan gelen sorulara cevap yazayim bu postta da:

Birbirlerine benziyorlar mi?
Evet, cok benziyorlar. Hatta hepsi ayni. Hatta kardes laboratuvarlarda Koreli'ler Cinli'ler var, bence onlar da ayni. Ama ayirt etmenin bir yolunu buldum, kiyafetleri. Butun hafta boyunca ayni kiyafetleri giyiyorlar. Sagolsunlar cok yardimci oldular. Simdi anliyorum havaalaninda neden beni karsilarken T.A.’nin “Ne kadar cok sey getirmissin.” dedigini. Ulan insan bir ustunu basini degistirir. Tek o degil, kimse degistirmiyor. Iyi ki Turkiye’den alisigim, boyle arkadaslarim var. Bir de baksa bir gun de sey dedi adam ya -o gun botumu giymedim normal bir ayakkabi giydim- “Simdiden iki tane ayakkabi giydin” dedi. Ulan her gun bot mu giyeyim. Getirdim herhalde baska bir ayakkabi da. Koca yaz 38-40 santigrat derece oluyormus, botla ayaklarim su kaybindan kuculur be. “Benim bir tane ayakkabim” var dedi. “Iyi” dedim ben de. Ama bunu soylerken Kucuk Emrah modunda soylemiyor, soyluyor sadece. Genelde bunlar boyle sanirim.

Herkes kung-fu biliyor mu?
Valla daha rastlamadim oyle yol ortasinda agaci kaval kemigiyle devirmeye calisan. Ama karsima cikarsa Ingilizce bilse iyi olur yoksa bu hirsla kiracagim agzini burnunu acimayacagim kiz-erkek.

Ingilizceleri gercekten yok mu/kotu mu?
Yok ben yalan soyluyorum, herkes catir catir konusuyor. Bilmiyorlar iste. Sen nasil Japonca, Rusca bilmiyorsan bunlar da Ingilizce bilmiyor. Ustelik insana bildigini de unuttururlar bunlar: Burda genelde bizdeki “Sevin ile Vin” benzeri convenience store’lar var. Bento denilen yemek-kutulari satiliyor cok yaygin. Ama neyin ne oldugunu anlamiyorum, cunku her seyi bir seylere bulayip kizartip satiyorlar cunku. Soruyorum bu ne lan diye, bakiyorlar Japon Japon. Ben de sonra hepsini birden soyle bir gosterip suratima soru isareti takinip "Good?" diyorum. Anlayana rastladim bir kac kere de tavsiye ettiler bir seyler, yedim.

Sorun soyleyeyim, buyrun beraber yiyelim bentolari.

Cumartesi, Mart 28, 2009

Nippon 2

Bir ricam var butun dunya ulkeleri liderlerinden ve dunyaliderleri@yahoogroups.com’a da mail aticam bu postu: Trafigin akis yonu konusunda bir mutabakata varir misiniz? Pratik olarak birbirleri arasinda kendiliginden aklima gelen ve/veya dusunup bulabildigim bir fark olmasa da turistlerin canini almakta epey bir fark olabilir zannimca ki bu da fark degil ama pratik bir olgu hem de cok pratik, aci fren + carpma + kan + revan.

Tahmin ettiginiz uzere (hem de bilmeyenler icin soyleyeyim) burada trafik soldan akiyor. Yani karsidan karsiya gecmeden once, once sola sonra saga sonra tekrar sola degil tersini yapmak gerekiyor. Ilk kombinasyon omurilige yerlesmis oldugu icin bir takim tehlikeler var. Sola bakarken sagdan yemek gibi. Sonuc olarak yapilmasi gereken sey bu kombinasyonu bitirdikten sonra harekete gecmek. Once harekete gecip daha sonra bitiririm dersen bitirebilecegin yerlerden biri Toyonaka Belediye Hastanesi digeri de Osaka Universitesi Hastanesi.

Butun gun defalarca, “Bak su adama donemecte solluyor”, “Iste birazdan kafa kafaya girecekler” gibi kalbimi hizlandiran dusunceler geciyor kafamdan. Sonradan anliyorum herkesin kendi seridinde gidiyor oldugunu. Daha kaza gormedim ama boyle yanlis seritte giderlerse cok kaza olur burada haberleri olsun. japonyatrafikkazalaridairebaskanligi@yahoo.co.jp’ye de cc yapayim.

Ek olarak ulkemde beyaz boya israfindan oteye gidemeyen “yaya gecidi” cok faydali bir seymis ve gercekten onceligin yayaya verildigini bilen soforler varmis. Bunu suistimal etmek istemezdim ama ediyorum sanirim. Cok degil, herkes kadar. Yurumeye devam ediyorum, nasil olsa duruyorlar. Tehlikeli degil yaptigim cunku butun soforler yaya gecidine yaklasirken yavasliyorlar, yaya ortada olsun ya da olmasin. Kesinlikle durabilecekleri hiza geliyorlar. Aferin japon soforlere.

Ilim Cin’de bile degil Japonya’daymis almaya geldim. Kampanya yapmislar, ilim alana medeniyet bedava.

Nippon 1

Ne kadar heyecanli adamlar ya bunlar? Beklenmedik bir sey olmaya gorsun, hemen yerlerinde kipirdamaya basliyorlar, ne olacak diye duramiyorlar yerlerinde. Siparislerin hazirlanmasini beklerken saniyede 3 defa bakiyorlar hazirlayan kadindan tarafa. Ya kadin haber veriyor zaten hazir olunca, bir dur, bir yerinde dur.

Bir de ne kadar abartili tepki veriyorlar. “Nerdensin, kimlerdensin?” diyorlar, “Turkiye’denim, icinden” diyorum, “Ooooooo, Toruko” diyorlar. Sonra da cok biliyorlarmis gibi “Neresinden?” diyorlar. Sanki karis karis biliyorlar, neyse “Adana, Turkiye’nin guneyinde bir sehir” diyorum, “Oooooooooo” diyorlar. Ulan anladik Turkiye’yi biliyorsun da Adana’ya neden ooooooooo! Sanki bana biliyorlar Adana kiyak sehirdir, kelestir, insanlari kral adamlardir. Neymis ooooooooo! Her seye ooooooooo. Ben o kadar ooooooooo’lamiyorum lan burada – ki bunlar tam olarak benim canim ulkemden hic alisik olmadigim kadar duzen manyagi insanlar. Soyle ki: insanlar yolda tek sira yuruyor burada. Oyle rahat ediyorlar demek ki ne bileyim. Gercekten de soylendigi gibi bir kuyruk olusturma cilginligi var. Tren beklerken filan aninda her kapinin duracagi yerde kuyruklar olusuyor ve soylememe gerek yok (o zaman yazayim ben de) tabii ki her kapinin duracagi yer belli.

Ozellikle toplu tasima araclarinin zamanlari konusunda manyaklar. Treni gectim, hadi o belki tamam ama bu kadar kesin olmasi yine de cok acayip. Bir kere bir tren 5 dakika gecikmis ve ulusal kanala haber olmus. Otobus duraklarinda bile otobusun tam olarak hangi dakikada gelecegi yaziyor. Dijital yazsa, “hadi ona bir ayar veriyorlardir bir yerden, alici verici bir sistemi bulmustur bu keratalar” diyecegim ama yok bildigin A4. Ulan hic mi sekmez arkadas, trafigi var bunun vs. ama iste her saate uygun zamanlamayi yazmislar tabii. Kafalari calisiyor az cok.

Ah yazacak cok sey var. Bu ilk olsun.

Kaptan magara adami geliyor anacigiiiiiim.