Salı, Haziran 16, 2009

Ucurtma

Ucurtma dedim de aklima geldi: Teyzemin kocasi hava guzel oldugunda bizi her pazar gol kiyisina piknige gotururdu. Her hafta da ucurtma yapardi yeni bir tane. Her hafta cakilirdi yere ucurtma. Her hafta daha buyugunu yapardi, daha uzun ip takardi ucuna, dogayi yenmek ister gibi, "Hadi bunu da dusur, goreyim" der gibi. Doga da hic sikine sallamaz, dusururdu onu da. Biz de 2 dakika ipin ucunu tutmak icin siraya girerdik. Selam verdirirdik ucurtmaya sanki cok bir sik oluyormus gibi. Ucurtma da verirdi selami hic sektirmeden, alay ederdi bizle "Kim kimle oynuyor, dusundunuz mu hic?" der gibi. Biz eglenmemize bakardik, o ucmasina. Sonra o duserdi yere, biz gidip bulmaya calisirdik. Suya cakilirdi genelde, oyle bakardik uzaktan. Ucurtma ucurmanin keyfi bogazimizda kalirdi 1 hafta kadar.

Babam da hic gelmezdi bizimle. Kahvede arkadaslariyla kagit oynardi. Anlatirdik ona soyle boyle diye, hic sikine sallamazdi.

Iste butun bunlar yuzunden, Istanbul'a donunce ucurtma yapip, Caddebostan'da ucurup, denize caktirip, babama anlaticam.

Hiç yorum yok: